Alzheimer hastalığı, dünya genelinde en sık görülen nörodejeneratif hastalıkların başında gelir ve demansın en yaygın sebebidir. Bellek kaybı, bilişsel işlevlerde azalma, kişilik ve davranış değişiklikleri ile seyreden bu hastalık, özellikle yaşlı nüfusun artmasıyla giderek büyüyen bir halk sağlığı sorunu hâline gelmiştir. Alzheimer’ın ortaya çıkışında genetik yatkınlık ve çevresel faktörler bir arada rol oynar. Araştırmalar, hastalık riskinin yaklaşık %70 oranında genetik faktörlerden etkilendiğini gösterirken, yaşam tarzı ve çevresel etmenlerin de belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu yazıda Alzheimer hastalığının genetik alt yapısı, erken ve geç başlangıçlı formları, çevresel risk faktörleri ve korunma stratejileri güncel bilimsel veriler ışığında ele alınacaktır.

Alzheimer Türleri: Erken ve Geç Başlangıçlı Alzheimer
Alzheimer hastalığı başlangıç yaşına göre iki ana grupta incelenir:
Erken başlangıçlı Alzheimer: 65 yaşından önce görülen ve genellikle ailesel özellik taşıyan formdur.
Geç başlangıçlı Alzheimer: 65 yaşından sonra başlayan, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan daha yaygın formdur.
Bu ayrım, hem tanı hem de tedavi yaklaşımlarının belirlenmesinde kritik bir öneme sahiptir.
Erken Başlangıçlı Alzheimer
Erken başlangıçlı Alzheimer, tüm Alzheimer vakalarının %1-6’sını oluşturur ve sıklıkla ailevi (familial) bir özellik gösterir. Vakaların yaklaşık %60’ı ailesel özelliklidir ve %13’ünde otozomal dominant kalıtım bulunur. Bu türde hastalık çoğunlukla spesifik gen mutasyonları ile ilişkilidir.
Sorumlu Tutulan Genler:
APP (Amyloid Beta Precursor Protein): Mutasyonları, amiloid beta üretimini artırarak beyinde toksik plak birikimine yol açar.
PSEN1 (Presenilin-1): En sık görülen erken başlangıçlı Alzheimer geni olup, agresif seyirli vakalarla ilişkilidir.
PSEN2 (Presenilin-2): Daha nadir mutasyonlara sahip bir gendir, hastalık başlangıcı PSEN1’e kıyasla daha geç olabilir.
ABCA7 ve ADAM10: Lipid metabolizması ve amiloid işlenmesinde rol oynayan bu genler, risk artırıcı mutasyonlara sahiptir.
Bu genlerdeki mutasyonlar, amiloid plaklarının birikimini hızlandırarak nöronlar arası iletişimi bozar ve bilişsel işlev kaybına yol açar.
Geç Başlangıçlı Alzheimer
En yaygın Alzheimer formu olan geç başlangıçlı Alzheimer, genellikle 65 yaşından sonra başlar ve multifaktöriyel kalıtıma sahiptir. Yani hastalık, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin birleşimi ile ortaya çıkar.
APOE Geninin Rolü
Apolipoprotein E (APOE) geninin ε4 alleli, geç başlangıçlı Alzheimer için en güçlü genetik risk faktörüdür.
Heterozigot taşıyıcılar: Alzheimer riskini yaklaşık 3 kat artırır.
Homozigot taşıyıcılar: Alzheimer riskini 12 kata kadar yükseltir.
Bununla birlikte, APOE ε4 taşıyan kişilerin bir kısmı yaşamları boyunca hastalık geliştirmeden 90 yaşına kadar yaşayabilir. Bu durum, Alzheimer’ın yalnızca genetik faktörlere değil; çevresel etmenlere ve yaşam tarzına da güçlü bir şekilde bağlı olduğunu gösterir.
Alzheimer’ın Genetik Kodları ve Diğer Genetik Faktörler
Alzheimer yalnızca APOE ve erken başlangıç genleriyle sınırlı değildir. Hastalığın oluşumunda etkili olan başka genetik mekanizmalar ve metabolik yollar da vardır.
Demir ve Bakır Metabolizması Bozuklukları: Metal iyonlarının beyinde birikimi oksidatif stres oluşturarak nöron hasarına yol açabilir.
Amiloidoz ve Protein Katlanma Bozuklukları: Beyinde anormal protein birikimi Alzheimer riskini artırır.
Vasküler Hastalıklar (Hipertansiyon, Diyabet): Genetik yatkınlığı olan bireylerde Alzheimer riskini hızlandırır.
Bu faktörlerin genetik altyapısı üzerine yapılan çalışmalar, poligenik risk skorları ve bütün genom taramaları (GWAS) sayesinde hastalığın biyolojik mekanizmalarını anlamaya yardımcı olmaktadır.
Çevresel Risk Faktörleri ve Yaşam Tarzının Rolü
Genetik yatkınlık Alzheimer riskinin temelini oluştururken, çevresel ve yaşam tarzı faktörleri hastalık riskini belirgin ölçüde etkiler.
Beslenme: Akdeniz diyeti, yüksek antioksidan içeriği sayesinde bilişsel fonksiyonları korur.
Fiziksel Aktivite: Düzenli egzersiz, beyin kan akımını artırır ve nöroplastisiteyi destekler.
Eğitim ve Zihinsel Aktivite: Zihinsel olarak aktif bireylerde bilişsel rezerv daha yüksektir.
Sigara ve Alkol Kullanımı: Beyin dokusunda toksik etki yaparak Alzheimer riskini artırır.
Uyku Düzeni: Kronik uyku bozukluğu, beyindeki beta-amiloid birikimini artırır.
Sosyal Bağlantılar: Sosyal olarak izole bireylerde demans riski daha yüksektir.
Bu faktörler, epigenetik değişiklikler üzerinden gen ifadesini etkileyerek Alzheimer riskini artırabilir veya azaltabilir.
Genetik Danışmanlığın Önemi
Aile öyküsü, özellikle erken başlangıçlı Alzheimer vakalarında genetik danışmanlık ihtiyacını artırır. Ancak Alzheimer’ın genetik geçiş riski, “hastalık kesin olarak çocuklara geçer” anlamına gelmez.
Doğrudan geçiş: Sadece vakaların %3’ünde görülür.
Risk artışı: Vakaların %97’sinde genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin birleşimi rol oynar.
Genetik danışmanlık; aile geçmişine dayalı risk analizi, genetik test önerisi ve yaşam tarzı değişiklikleri konularında yol gösterir.
Korunma Stratejileri
Genetik yatkınlığı değiştirmek mümkün olmasa da çevresel riskleri azaltmak Alzheimer’ın başlamasını geciktirebilir.
Sağlıklı Beslenme: Antioksidan ve omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenme.
Egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta şiddette fiziksel aktivite.
Zihinsel Aktivite: Düzenli okuma, bulmaca çözme, müzik aleti çalma gibi aktiviteler.
Kronik Hastalıkların Kontrolü: Diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkların düzenli takibi.
Sosyal Katılım: Sosyal ilişkileri güçlü tutmak bilişsel gerilemeyi yavaşlatabilir.
Bilimsel Araştırmalar ve Gelecek Perspektifleri
Son yıllarda Alzheimer üzerine yapılan genom çapında ilişkilendirme çalışmaları (GWAS), hastalığa yatkınlık oluşturan yüzlerce genetik varyantı ortaya çıkarmıştır. Ayrıca:
CRISPR-Cas9 teknolojisi ile Alzheimer’a neden olan mutasyonların deneysel olarak düzeltilmesi çalışmaları devam etmektedir.
Biyobelirteç araştırmaları, Alzheimer tanısında kan testlerinin daha etkin kullanılmasını hedeflemektedir.
Epigenetik terapiler, genetik yatkınlığı modifiye ederek risk faktörlerini azaltma potansiyeli taşır.
Gelecek, Alzheimer hastalığının erken tanısı ve kişiye özel tedavi yaklaşımları açısından umut vadetmektedir.
Sonuç
Alzheimer hastalığı, genetik ve çevresel faktörlerin iç içe geçtiği karmaşık bir hastalıktır. Genetik yatkınlık riskin temelini oluştururken, yaşam tarzı ve çevresel faktörler bu riski önemli ölçüde etkileyebilir. Erken tanı, genetik danışmanlık, sağlıklı yaşam tarzı ve bilimsel gelişmelerin takibi, hastalığın önlenmesi ve yönetiminde kritik rol oynamaktadır.
Kaynaklar
National Institute on Aging (NIA). https://www.nia.nih.gov
Alzheimer’s Association. https://www.alz.org
Genetics Home Reference. https://ghr.nlm.nih.gov
PubMed Central, Alzheimer Disease Genetics Consortium. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov
Lambert JC, Ibrahim-Verbaas CA et al. Meta-analysis of GWAS in Alzheimer’s disease. Nat Genet. 2013.